3 Mayıs 2016 Salı

"HİÇ BİR ŞEY MUTLULUK KADAR HIZLI ESKİMEZ"

Oscar Wilde "Hiçbir şey mutluluk kadar hızlı eskimez" demiş.

Dün yoğun bir pazartesi günü yaşadım. Koşturmaca içinde dersime bakmaya hiç fırsatım olmadı.
Akşama erteledim. Akşam ise beklenmedik bir şekilde bu küçük ve gerçekten küçük ilçede bir tiyatro gösterisi organize edildi. Bu küçük ilçenin bağlı olduğu küçük kentten gelen gönüllü tiyatro topluluğu bize bir oyun gösterisinde bulundu. Nerede o Ankara'nın ihtişamlı tiyatro salonları nerede bu küçük ilçenin müsamere platformu.. Tabii oyuncular yetenekliydi, temsil sürükleyiciydi ancak ışık ve ses düzeninin olumsuzluğu tüm seyirciye yansıdı. Ankara günlerimin hatırına bir fındıkkıran bale fotoğrafı paylaşmak isterim:

Sonuçta dün tiyatronun tam ortasında bugünün icapçı doktorunun ilçe dışında bulunduğunu yerine içimizden birinin acil serviste olması gerekliliği sebebiyle tiyatromuzu yarıda bıraktık. Sonrasında lojmanda birer nescafe içtik, sohbet ettik ve geceyi böylece kapatmış oldum. 

Ders çalışma konusundaki hedefimde büyük bir delik açılmış oldu ve ben her gün çalış prensbine uymadım. Misafirlerim gittikten sonra ortalığı topladım, bulaşıkları yıkadım ve yattım-uyudum. Sabah çok erken bir saatte kalktım ama yine masanın başına geçemedim. Mesai öncesi en azından bir adet 25dk yapayım istedim o da mümkün olmadı. Sonuç 0*25dk ve kalan 143 gün. 

Halbuki iki lokum deneyinde olduğu gibi bir tiyatro oyunu için gitmesem ileride Ankara'ya yeniden dönerek istediğim kadar tiyatroya gitme hakkımın olma ihtimalini artırabilirdim. 

Bu moral bozukluğuna rağmen bugünümü iyi değerlendirerek programdaki açıklığı kapatabileceğim umudunu taşıyorum. Çünkü bu gerekli. Çünkü en başlarda böyle aksaklıklar olabilir. Önemli olan benim sürdürebilir bir çalışma düzeni oturtabilmem ve ben buna değerim. 

Değerli yarınlarda görüşmek üzere...

1 Mayıs 2016 Pazar

ÇOK MU ABARTTIM?

ÇOK MU ABARTTIM?


Bugünü sıradan bir günmüş gibi yaşamaya çalıştım. Şöyle anlatmayı çok isterdim: 

              Sabah erkenden kalktım ve sitenin yeşil alanında şöyle bir koştum, terlemeden eve döndüm, asansörde köpeğini gezmeye çıkaran komşu teyze ile karşılaştım ve daireme girerken kapıcının yeni bıraktığı gazete ile taze ekmekleri içeri aldım. Çay demlenirken ılık bir duş aldım, pijamalarımı giyip yatak keyfime başladım. Bir yanda gazetem ve pazar ekleri diğer yanda çayım öğlene kadar yataktan çıkmadım. Sonra kendime domatesli koca bir tost yaptım bol yeşillikle yedim. Ne zamandır merak ettiğim limonlu kek tarifini denedim. Öğleden sonra dışarı çıktım. İlk baharın güneşini sırtıma aldım yürüdüm. Uzun zamandır görüşemediğimiz bir uzaktan akrabamı ziyaret ettim. Akşam döndüğümde ev mis gibi kek kokuyordu. Yeni bir hafta için tazelenmiştim.

Oysa gerçekler: 

               Uyandıktan sonra bir süre daha nöbetçi doktor odasının tavanına baktım. Çekyatı kapattım, odanın dağınıklığını topladıktan sonra aşağı indim, nöbet defterini imzalayarak lojmana geçtim. Toplam on beş adım. Tek katlı, yer yer sıvaları dökülmüş gecekondudan bozma bu lojmana yerleşebilmek için nasıl cebelleştiğim aklıma geldi, şükrettim.Yoga matımı sonunda bugün açtım: Tibet'in gençlik pınarını hep yatakta yapıyordum bugün ilk defa yoga matını denedim. İşe yaradı. Hareketleri kusursuz yaptım. Bir kaç telefon görüşmem oldu, bir kupa sallama çay yaptım içtim. Hiç derse oturasım gelmedi. Şaşırmadım. Biraz internette sörf biraz şekerleme derken öğlen oldu. Bismillah deyip başladım. Tuscoach inanılmaz işe yaradı. Gerçekten işe yaradı. Masayı topladım sadece bu üç gün boyunca çalışacağım kitabımı ve yanına not tutmak için bir defterle kalem kutumu koydum. Bir bardak su aldım, Kapıya dönük oturdum, kafamı kaldırınca kapıyı görüyordum. Kronometresini 25 dk ya ayarladım, ekranda bir değişiklik olmayınca telefonun sayacını ayarladım. ama hiç gerek yokmuş çok düzenli çalışıyor. Çıkmış soru kitaplarımı atmışım. Üzülmedim. Yenisine o kadar para vermek de istemedim. Tus için dershanelere o kadar çok para kazandırdım ki anlatamam. Hemen her dershanenin setini aldım, çıkmış tus sorularını, soru bankalarını, soru bankaları olmazmış efendim bol deneme çözmek gerekirmiş, deneme sınavı kitaplarını, diğer dershanenin özet şu kitabı çok net yaptırıyormuş hop onu da derken derken evim kütüphane gibi oldu ama Mümin Sekman'ın son kitabı "Başarı Bilimi"nde değindiği gibi seçeneklerim arttıkça çalışmak için hangisinden başlayacağıma, neyi nerden ne kadar okuyacağıma karar veremez olmuştum. Birini okurken acaba ötekinde bir soru daha yakalayabilir miydim sorusu içimi kemiriyordu. Sonunda ne mi yaptım? Dershane notlarım dışındaki tüm ek kaynaklarımı çöpe attım. Gıcır yeni olup sadece kitaplığımı süsleyen kitapları mavi çöp torbası poşetlerine doldurdum. Satmadım, uğraşmak istemedim. Sonuçta şu anda çıkmış tus sorularına ihtiyacım vardı. "Antitusif.com" adlı siteye girdim biraz kurcaladıktan sonra aradığımı buldum. Buradan teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Ne de güzel oldu, pdf formatında açıklamaları okurken önemli gördüğüm yerlerin altını sarı sarı çizebildim. Bazı soruların kenarına yıldız yaptım.Öğrencilik her yaşta aynı galiba. 


                    Bilgisayarla işim bitince ders notlarımı okudum, bazı yerlerini not aldım. Tam sıkıldım dediğim anlarda tuscoach beni uyardı. Tek olumsuz noktası molaların beş dakika olması. Gerçekten kısa ama olması gereken de bu. Bugünün bilançosunu daha fazla uzatmadan paylaşmak istiyorum : 25*3 uzun bir mola 25*5 daha uzun bir mola ve planladığım çalışma kısmının sadece %60'ını bitirebildim. Tıpkı tuscoach'un uyardığı gibi başlangıçta vaktim çok sanarak yavaş çalışmışım. Oysa hesapladığımda saatte on bir sayfaya denk geliyor.


                     Bugünün çabalamalarımın ödülü olarak kendime "Avusturya omleti" yaptım. İki hafta önce gittiğim Salburg'dan hazır puding gibi poşette karışımını almıştım. Karışımı sulandırdım, içine elma doğradım ve oldu. Tuzlu ve tatlının bir aradaki lezzeti alışılmışın dışında güzel. Ayrıca fruktozu proteinle tüketmek de mantıklı geldi. Merak edenler için ve belki daha sonra kendim de yaparım diye tarifini buldum, linkini ekliyorum:

http://www.ytbtarifleri.com/elmali-omlet/

Fotoğrafını çektim ancak göze çok da hitap eden bir tatlı türü olmadığı için tarif linkinde de fotoğrafını bulamayacaksınız ama pazar günü yaratıcılığına ucuz, kolay ve alışılmışın dışında olması ile yakışacaktır. Salzburg' u anmışken bir fotoğrafını görmemek olmazdı:
1201_panorama_071.jpeg (725×600)


                         Son olarak bugün öğrendiklerimden aklımda kalanları biraz paylaşmak istedim:

Paramedikal olarak: Sigara ve alkol yemek borusu kanserlerinin en önemli düşmanı. Tütsülenmiş yiyecekler, dondurulmuş gıdalar ve taze olmayan sebze-meyveler mide kanseri ve veya kolon kanserine yol açıyor.

Medikal olarak: Polipler gastrointestinal traktusta en sık kolonda bulunuyor. Kolon poliplerini basitçe non-neoplastik ve neoplastik olmak üzere ikiye ayırıyoruz. Hiperplastik ve hamartamöz polipler yani iki H hayırlı, yani non-neoplastik. Hiperplastik polipte sıkıntı yok ama hamartamatöz polibin çok çeşidi var: juvenil polip, Peutz Jegher, Cowden, Bannaya, Cronkhite-Canada. Şimdi neoplastiklere geçelim; adenomatöz polipler var ,üç çeşit: tubuler, villöz ve tubulovillöz. Bir de kolon polipleriyle seyreden sendromlar var: FAP; atteneued FAP, Gardner, Turcot, Bunlarla karıştırılmaması gereken herediter non-polipozis kolorektal kanserler var: Lync 1, Lynch 2 ve Muir-Torre.

                      Sonuç eğer yatmadan çalışacaklarımın kalan %40'ını da bitirebilirsem ilk günün planı işe yaramış olacak. Çok heveslenmeyeyim ama bugünün yeterince gerçekçi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Geriye 144 günümüzün kaldığını hatırlatmak istedim.

                      Mutluluğa bir parmak kala yarınlarda buluşmak ümidiyle...

30 Nisan 2016 Cumartesi

YARIN ÇOK YAKIN

YARIN ÇOK YAKIN

                      Yarın meğer tahmin ettiğimden de yakınmış. Bir kaç saat sonra maratonum başlamış olacak. Dünümü ve bugünümü olacaklarla ilgili olasılıkları değerlendirmek adına telefon görüşmeleri ile geçirdim.
                    Temsili resimde olduğu üzere süreç sonunda başıma geleceklerle ilgili bir ön bilgi topladım. İyimserlerle de kötümserlerle de konuşurken benzer tepkileri aldım. Sonuçta artık uzmanlığımı almışım, yeniden bölüm değiştirmek de neyin nesiymiş, vaktim bolsa başka meşgalelerle uğraşmalıymışım, yeniden asistanlık yapamazmışım, mışmışım da muşmuşmuşum. Sonuçta gerçekten mecburi hizmetimi tamamlamadan yeni bir uzmanlık dalında ihtisası kazanırsam başlayıp başlayamayacağımı bile bilmiyorum. Bu konu içimi daha fazla kemirmeden sonuç odaklı olmaktan çok süreç odaklı olarak konuyu kapatmak isterim. Önemli olan benim içime inanılmaz bir ders çalışma isteği gelmesi ve bunu nasıl olsa geçeer diyerek geçiştirmeye çalışmama rağmen sürmesi. Öyleyse bundan azami surette faydalanmalıyım. 


                           Bugünümü internette tus sınavları ile ilgili çalışma tekniklerini okumakla, başarı hikayelerini dinlemekle ve motivasyon artırıcı yazılar okumakla geçirdim. Motivasyonumun artmasını beklerken tam aksi gerçekleşti çünkü ben hiç de anlatılanlar gibi değildim. İtiraf etmeliyim ki tus sınavına kaç kere girdiğimi hatırlamıyorum, o kadar çok kez. Belli bir seviyeye gelmiş sonrasında puanını yükseltmeye çalışan tiplerden ise hiç değilim. Az önce geçen yılki sınav sonucuma baktığımda barajı aşacak kadar bile net yapamadığımı tekrar kendime hatırlatmış oldum. Ben böyleydim ki. Çok emek edip çalıştığımı zanneder, zamanında ve düzenli, verimli, tempolu bir programa uymaz, son günlerde kendimi kısa dönem hafızası ile heba ederek sınava girer. Çıkışta klasik "çok azıcık daha çalışsaydım kesin çok daha iyi yapardım ama söz yarın ders çalışmaya yeniden başlıyorum." derdim. Hiç bir zaman köpek gibi çalıştığımı anlattığım hikayelerim ve göğsümü kabartarak söylediğim başarılarım olmadı. Bu mütevaziliğin bir sonunun geldiğini düşünmeden duramıyorum. 

                      Sonuçta kararımı kesinleştirdim ve 01 Mayıs 2016 tarihinde 145 gün sürecek bir ders çalışma ve spor yapma maratonuna başlıyorum. Yol haritam belli, hedefim hazır. Bugünkü öğrendiklerimden birkaç özet paylaşmak isterim: 

"Köklerini geçmişten alan, bugünün tadını çıkaran, geleceği için bir vizyonu olan bir zaman yönetimi en ideali" diyor Mümin Sekman. Köklerimi ilk okuldaki başarılarımdan ve kıvrak zekam ile hızlı ezberleme huyumdan alıyorum. Bugünün hazırlıklarıma veda ederek tadını çıkarıyorum ve gelecek için artık kendime bir vizyon hazırlıyorum. Ekim ayının başında bambaşka bir hayata adım atabilecek güce sahip olma niyetindeyim. Eylülün son pazarında sınavımı vermiş olacağım ve ekim başında puanım açıklanıp ilk tercihime girdiğimi öğrendiğim gün hayatımı yeniden şekillendirebileceğim gücüm elimde olacak. Yarınlar çok yakın. Sonrasındaki olacakları yine hep birlikte göreceğiz ama herşeyden öncesi bu an önemli. 

Başarının Yedi Adımı: 

1. Ne istediğinize karar verin.
Eylül 2016 tus sınavında 170 net istiyorum.

2.İstediklerinizi yazın. 
Bu amaçla günlük misali bir blog sahibiyim.

3. Tamamlama tarihi belirleyin. 
25 Eylül 2016 tarihinde tamamlanmış olacak.

4.Yine liste yapın. 
Tuscoach programı ile uygulayacağım liste çoktan hazır.

5. Listeyi organize edin. 
Organizasyon için bugün öğrendiğim birkaç yeni tiyo eklendi. 

6. Harekete geç. 
Bir mayıs işçi bayramında harekete geçiyorum. 

7. Her gün yapın. 
Her gün yapma kararımı uygulamak ve kendi kendimi denetlemek üzere buradayım. 

Gelelim birkaç zihn'i sinir soruya;

Neden tus sınavını kazanmak istiyorum? 
Bu soruyu sorduğumda kendime binlerce neden birden sıralayabilirim. Oysa şapkamı önüme alıp baktığımda hepsinin birer bahane olduğunu anlayabilirim. Kendimi ispatlamak için kazanmak istiyorum hepsi bu. Kendimi kendime ispatlamaya ihtiyacım var hem de her şeyden çok.

Engellerim neler?
Bir çok engel var ve yeterli gelmezse engel yaratma konusunda kimse elime su dökemez. Halbuki en büyük engelim kişisel ataletimi yenebilmek ve içimdeki "yapamazsın ki" diyerek dalga geçen sesi susturmak. 

Son olarak artık daha çok sınav odaklı değil ama tus odaklı birkaç tiyo daha buldum: 

1. Ders çalışarak kendinize yatırım yapın.

2. Yaptığınız yatırımın sonucunu görmek için kısa vadede konuyu bitirdikten sonra beş tane deneme sınavından o konunun sorularını çözün. Bu size kısa vadedeki kazancınızı gösterecektir. 

3. Her ay bir dershanenin deneme sınavını uygulayın ve netlerinizi gözden geçirin. Bu size orta vadedeki kazancınızı göstererek yaptığınız yatırımları revize etmeye yardımcı olur. 

4. Başarmak için, puan almak için değil tecrübe kazanmak için çalışın. Çalışma alışkanlığı kazanabilmek için 21 güne ihtiyaç var. Ne olursa olsun hiç durmadan, yorulmadan ve yılmadan tam 21 gün çalışın sonrası zaten gelecektir.

5. Başaranlarla sosyal ilişkiler kurun, nasıl başarmışlar bakın ve onları taklit edin. Zamanla taklitleriniz kendi yaklaşımlarınıza dönüşecektir. 


Sonuç; 
Yarınki yolculuğuma sabah aç karınla Tibet'in gençlik pınarı uygulaması ile başlamaya karar verdim. 
Sonrasında kahvaltımı yapıp patoloji fasikülümden başlayacağım. 25 dk ders çalışıp beş dakika mola vereceğim. Mola da mutlaka ayağa kalkıp dolaşacağım. Dört saatimin sonunda bir saatlik bir mola vereceğim. Fasikülümün üçte birini yarın bitirmiş olacağım. Saatte 10-12 sayfa kadar okuyabiliyor hızda olmam gerekiyor. Sonrasında konu ile ilgili önceden çıkmış sorulara bakacağım. Çalışmanın son saatinde ise okuduklarımı hızlıca yeniden gözden geçireceğim. Yarın kendime çok yüklenmek istemiyorum çünkü ders çalışmaya ortalama günde 3-4 saat ile başlanır ve sonraki haftalarda çalışma saati artırılırmış. Sonuçta ilk zamanlarda fazla yüklenilir ama sonrasında aynı tempo ile devam edilmesi mümkün olmazmış. Burada hedef her gün mutlaka düzenli olarak ders çalışmak. Hızlı okumak ve detaylarda kaybolmamak. Basit düşünerek hareket etmek. 

Korkuyorum. Kendimi hayal kırıklığına uğratmaktan. Azimli davranamayarak 21 günü bile tamamlayamamaktan. Eski ders çalışamama serüvenlerimde olduğu gibi aşırı agresif olmaktan
hırçınlaşmaktan çok endişe ediyorum. Oysa yapabilirim. Kendim için, bu kışı kardan kapanmış yollarda geçirmek istemiyorum. Bir şeyler yapmak zorundayım ve şu aşamada yapılabilecek en mantıklı şey bu. Kaybedecek çok şeyim olmayabilir ama kazanacak çok şeyim var. Ben bunu yapabilirim. Bugünler de yarındı bir zamanlar. Yarınlarım bugün olduğunda isteğim gerçekleşmiş ve ben bunun bedelini azimle ödeyerek hak etmiş olacağım. Gün bugündür, yeniden başlamak, yeniden başarmak ve sonuçta hep verdiğim örnek: 

O büyük ikramiyenin bana çıkmasını istiyorum. Bunu gerçekten çok istiyorum ama bilet almazsam çıkmaz ki. Çıkma şansı için bilet satın almalıyım. Parasını ödeyerek bedelini vermeliyim ve hangi bileti alacağımın seçimini yapmalıyım. Seçmezsem büyük ikramiye hiç bir zaman çıkmaz. Ve ben seçiyorum: Yeniden çalışmayı, denemeyi ve başarmayı, emek etmeyi ve karşılığını almayı seçiyorum. 


Seçimlerimizin ilk sonuçlarını değerlendirdiğimiz yarınlarda görüşmek üzere...

                       
                            

29 Nisan 2016 Cuma

BLOG' UMUN İLK GÜNÜ


             Bugün verdiğim kararları yazarak görünür hale getirme kararı aldım. Dolayısıyla sürecimde 
neyi ne kadar başarabileceğimi birlikte görebileceğimizi umut ediyorum. Asıl amaç burada aslında 
kendimle ne kadar mücadele edebileceğimi objektif olarak izlemek olacak ancak sizlerin de katkıları yorumları ve dış göz ile önerileri olursa belki de daha verimli olabilir. 


            Çevresinde her doktor yakını, arkadaşı ya da tanıdığı olan biri tıp fakültesinde okumanın zorlu sürecine az ya da çok tanıklık etmiştir. Sonrasında ise branşlaşma konusunda ne kadar zor bir sınavdan geçtiğimizden ve yaşam tarzımızın buna göre nasıl şekillendiğinden haberdarsınızdır. Yine de bu günlük ile neler yaptığımız hakkında bir fikir sahibi olun isterim. Ve dahi üstelik, benim neleri ne kadar yapabileceğimi birlikte görelim. 


    Her şey aslında " uzman doktor " unvanımı aldıktan sonra başladı. Öncesindeki memnuniyetsizliğimi ifade eden ufak tefek doktora başvurularımın burada derinlemesine çözümlemesini yapma niyetinde değilim. Ancak ne zaman ki unvanımı alıp Türkiye'nin ücra bir köşesinde görevimin başına geçtim, aslında tam olarak istediğimin de bu olmadığını anladım. 
Hayat devam ediyordu ve kariyer adı altında zaten yeterince vakit kaybetmiştim. Poliklinik odasının penceresinden bakarken bir sığır sürüsünün hastane bahçesine girdiğini gördüm. Manzaramın bu olmasını hak edecek kadar çalıştığımın o zaman ayırdına vardım. Ben hiç bir zaman performansımı sonuna kadar kullanmamıştım. İçimde hep acaba düzenli çalışmaya uzun süre dayansaydım bu büyük ve zorlu sınavdan daha güzel bir sonuç alabilir miydim düşüncesi vardı. İçimde, derinlerde bir yerde beni kemiren, her gittiğim rotasyonda "sen niye bu bölümü seçtin ki ? " nidalarıyla perçinlenen bu hissi çok uzun zaman önce halının altına süpürmüştüm. Ta ki az önce bir inek sürüsü pencereme geldiği ana kadar. O anı bir fotoğrafla ölümsüzleştirmeyi çok istememe rağmen, ağızlarından akan salyaları, arka bacaklarından akan kokulu mayıslarını gözler önüne sermeyi istemedim. Bu yüzden aşağıya temsili bir fotoğrafı koymak istedim ki neler hissettiğimi bir nebze olsun gözünüzde canlandırabilesiniz: 


         Son birkaç gündür yeniden sınava girmeyi tasarlıyorum. Size de olur mu hiç ? Bir karar alırsınız ,bir yola girersiniz ve sonuna kadar gitmeden vazgeçersiniz. Sonra da yolun sonunu hep merak edersiniz? Hayatımdaki başarısızlıklara bakınca, kendimce yeniden başarısız olma ihtimalim beni korkutuyor. Bu sınava girmeyeli iki yıl oldu. Nasıl çalışacağım konusunda kafamda soru işaretleri var. Şu an benden beklenen zaten bu sınavı dört yıl önce vermiş olduğum ve sonrasındaki gerekli tüm asistanlık işlerini bitirerek başarıyla ünvanımı aldığıma mütevellit koltuğumda kasılmak olmasına rağmen neden hala geriye dönerek bazı şeylerin hesaplaşmasını şimdi yapıyor olduğumu açıklayabilmiş değilim. Yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere hala karar aşamasındayım. 

          Dün akşam konuyla ilgili internette bir araştırma yaptım ve "tuscoach" diye bir telefon programı buldum. Sonrasında Erdinç Nayır'ın tus çalışma rehberini okudum ve ikisini birleştirince kendime 145 günlük bir program yapıvermiş oldum. Her zaman herkesin altını çizerek ve üstüne basarak söylediği gibi kaynak değiştirmeden yıllar önce okuyup atmadığım eski ders kitaplarımı çıkardım. Ders çalışma önerileri okudum, dinledim. Şimdilik tek ve önemli eksiğim "çıkmış tus soruları" ve ayrıca karar vermek. Verilen kararı uygulamak adına harekete geçmek. 

                Güzel yarınlarda buluşmak üzere...